Şenceylik Röportajı
"Islık", "Kırıldı Vazo", "Göklere" şarkıları ve çok ses getiren Canozan düeti "Seni Gördüm Rüyamda" ile dinleyici kitlesini büyüten alternatif müziğin başarılı kadın vokali Şenceylik, şimdi de sevilen çalışması "Çok Eski Şarkı"yı akustik versiyonuyla birlikte dinleyicileriyle buluşturdu. Şenceylik, yeni şarkısı ve müzikal çalışmalarını Muud dinleyicileri için anlattı. İyi okumalar!
1) Sözü ve müziği size ait olan "Çok Eski Şarkı" isimli yeni şarkınız hayırlı olsun. Bu şarkıda başka kimlerin emeği var?
Şarkının prodüktörlüğünü önceki teklilerde olduğu gibi sevgili Arel Koray Nalbant yaptı. Stüdyo versiyonunda elektrik, akustik gitarlar ve tuşluların icrası Arel Koray (Vera) tarafından gerçekleştirildi. Davullar ise yıllardır hürmetle takip ettiğim Emre Yıldız'ın (Badem) ellerinden, Stüdyo Arı'da Meriç Memikoğlu'nun kayıt mühendisliği ile kaydedildi. Bas gitarda sevgili Dünyacan Yılmaz (Vera) var. Akustik versiyonu ise Arel Koray Nalbant ve ben ev stüdyosunda icra ve kayıt ettik. Her iki versiyonun da masteringi Babajim Stüdyoları'ndan Güven Ersoysal tarafından gerçekleştirildi. Şarkının klibinde de çok değerli bir ekiple çalıştık. Beyefendi Film yapımcılığında, yönetmen Uğur Kayalar tarafından çekilen klip, benim açımdan şarkının çok içime sinen bir dışavurumu oldu. Klipte emeği geçen tüm ekip ve oyuncu arkadaşlarıma da, prodüksiyonda emeği geçen arkadaşlarıma da bir kez daha bu vesileyle teşekkür ederim. Şarkıyla ilgili iletişim ve tanıtım faaliyetlerinde samimiyetle çalışan değerli Avrupa Müzik ekibi Burak Ülgen, Büşra Yirmibeş, Emre Aytun, Habil Ceyhan ve Kadir Şarban'ın de emekleri şarkının yolculuğuna değerli bir katkı sundu.
2) Şarkının ve klibin hikayesini kısaca anlatır mısınız?
Bir dinleyici olarak hikayesini bildiğim şarkılara, kendi hikayemi giydirmekten hep uzaklaşmışımdır. Bu yüzden şarkılarımın hikayelerini kelimesi kelimesine paylaşmayı sevmiyorum fakat sözlerden de anlaşıldığı gibi işin içinde tutkulu bir durum var. Bir başkasıyla kurulan özel bir bağ ve o bağın sonsuza dek sürmeyecek olduğunun bilinci, ayrılık ve kabulleniş. Aslında doğduğumuz andan itibaren hayatla da böyle bir bağımız var. Elimizden bir şeyin gelmediği çok fazla şeyi hayat önümüze sunabiliyor: ayrılık, hastalık, ölüm. Dolayısıyla bu şarkı, özellikle çıkışının eşlik ettiği dönem dolayısıyla benim için yalnızca bir aşk şarkısı değil, insan olmanın çözülmez bulmacasının sinir bozucu, kederli ama yine de kalbimize aşina anksiyetesini anlatıyor. Dinleyicilerden gelen mesajlar beni mutlu ediyor. Şarkıyı hayatlarındaki çeşit çeşit hayal kırıklığına ve kabullenişe "yalnız değilsin" diyerek refakat eden sakin bir dost olarak davet ettiklerini ifade ediyorlar. Şarkıların karşı tarafa ulaşırkenki bu genişleyişi, birlikte yeşerttiğimiz çok güzel bir deneyim.
3) Dinleyicilerden gelen geri dönüşler nasıl?
Çok güzel mesajlar aldım, alıyorum. Bu işi yapmanın en güzel yanlarından biri bu. Göğe bir ses bırakınca yankı yapıp geri dönmesi müthiş bir olay. Şarkıyla bebeğini sakinleştiren babadan tutun, annesinin yasını tutan bir hanımefendiye, şarkıyla barışıp şarkıyla ayrılanlara kadar birçok hikaye geliyor instagramdan. Bayılıyorum, minnettarım. :)
4) İleriki dönemlerde albüm yapma gibi bir düşünceniz var mı yoksa single'larla mı devam etmeyi planlıyorsunuz?
Söz ve bestelerimin temaları dönemden döneme çok değişiyor, yani ben öyle hissediyorum. Bu bakımdan single yayımlamak rahat ve özgür bir akış fakat albüm yapmayı gerçekten çok istiyorum. İfademi, kendimi ve yolculuğumu pişirmeye dair öğrenmek denemek istediğim şeyler var. Uzun bir araba yolculuğunda "işte burası" deyip bir yerde birkaç gün konaklamak, orayı tanımak, orada iz bırakmak gibi geliyor bana albüm fikri. Yaşadığım(ız) son dönemin bendeki izlerini çalacak, kendi içinde deliliği ve dengesi olan, söyleyecek dürüst sözleri olan bir albüm yayımlamayı arzu ediyorum.
5) Bir süredir devam eden salgın süreci müzik piyasasını da olumsuz etkiledi. Siz bu süreci nasıl geçiriyorsunuz?
Gelecek kaygısını normal bir seviyede yaşayabilen sanatçı sayısı ve yaşanan refah, sanatçının yaşadığı ülkenin refahıyla doğru orantılı olsa gerek. Bizim buralarda olan herhangi bir olumsuzluk zaten oldum olası sahne sanatçılarını olumsuz etkilemeye meyilli. Global sağlık ve ekonomi krizi işin çığrından çıktığı nokta oldu elbette. Sanatın ve ifadenin ihtiyaç sayılamadığı, içeriğin emeksiz yaratılıyormuş gibi göründüğü (ya da gösterilmeye çalışıldığı) bir ortamda, verilen mücadelenin karşılığı alınamıyor. Bana gelirsek, eğitimimin de beni götürdüğü yön ile birlikte hep tam zamanlı bir işim oldu. Geçen yazdan beri global bir sigorta teknolojisi firmasında çalışıyorum. Pandemide vaktimin çoğu evden çalışmakla geçti diyebilirim. Kalan vaktimde yürüyorum, konser izliyorum, şarkı sözleri karalıyorum, arkadaşlarımla görüşüyorum, dizi film izliyor, kitap okuyorum.
6) Bundan sonraki süreçte dinleyicilerinizi başka neler bekliyor?
Mayıs başında Ahmet Ali Arslan ve Alican İpek'in prodüktörlüğünde kaydettiğim yeni bir parça geliyor. İsmi "Kuyu". Ukulele ve vokal yoğunluklu, sade fakat yine yüklü bir ağıt. Sonrasında ilk hedefim; anlamsızlıktan yola çıkarak hayata ironik bir şükürle bakabilmeyi deneyen, açıkçası insanı böyle baharın gelişi, o ilk çiçek kokuları gibi istemsiz mutlu eden, moral yükselten şarkılar yapmak. Çünkü elime gaz lambamı alıp ben de biraz bu tarafa doğru keşfe çıkmak istiyorum. Bu şarkılardan oluşan bir albüm hayal ediyorum. Onun dışında var olan henüz yayımlanmamış parçaları single olarak yayınlamak, düetler kaydetmek, elektronik müziği keşfetmek istiyorum.
7) Müziğin dijitalleşmesi ve dijital müzik platformları hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Bu konu çok tartışmalı bir konu. Sosyal medyanın ve her alanda önüne geçilmez bir hal almış olan "dijitalleşme"nin insanı nasıl ve hangi yönlerden çürüttüğüne dair birçok araştırma var. Öte yandan tarafsız bir okuma yaparsak, dijitalleşmenin insan hayatına kattığı zenginlikler, psikolojisine sunduğu şifalar ve sürdürülebilir gelecek umuduna katkısı da çok çeşitli. İnsan; fiziksel bakımdan yeryüzünün gördüğü en yetersiz, korunmasız, en özelleşmemiş varlıklarından biri olarak belki tam da bu dezavantajları sayesinde uyum yeteneğiyle hayatta kalıyor. Her yerde her dönemde uyum sağlamanın yolunu buluyoruz. Dolayısıyla gerek müzik gerek iletişim, her alanda delice bir hızla dijitalleşmemiz de insanın yeryüzüne uyum dansının bence olumlu bir parçası. Dijital müzik platformları sanatçıları ve dinleyicileri müzikle daha etkin, daha etkili, daha sık buluşturuyor. Yeni müzik keşfini körüklüyor. Müzik, bu çağda her dinleyiciye ulaşabilecek kadar demokratize oluyor. Bu platformlar sanatçılara ulaşılabilir, tarafsız, güvenli, karşılıklı iletişime zemin sağlayan, özgür kubbeler hediye ediyor. Bunu pandemi döneminde de yaşayarak gördük.
8) Sizi Muud'da dinleyen ve takip eden sevenlerinize neler söylemek istersiniz?
Tanışmasak da sizi seviyorum, varlığınız beni mutlu ediyor. İnşallah ben de size huzur ve umut veriyorumdur. Umarım bu dönemi bozulmadan, delirmeden, kabalaşmadan, kendimizden ve birbirimizden vazgeçmemeyi başararak atlatırız. "Güçlü kalın. Evet bazen çok yalnız hissediyoruz. Yine de var olmak hüznü ve zevkini içimizdeki ve dışımızdaki çok çeşitli odaların içinde hep birlikte paylaştığımızı hatırlayın." demek istiyorum. Bu güzel röportaj için Muud'a çok teşekkürler. :)